Arama: ''


“Şairin hayatı şiire dahil”

Şiir, düşünceyi mümkün olduğunca az sözcükle ifade etme sanatı olarak tanımlanabilir. İyi şair -çoklarına göre- bir sözcüğe bin anlam yükleyebilen şairdir. O bir tek sözcük, yazılmamış binlerce sözcüğün yükünü taşır. Sözcükleri bu denli özlü kullanabilen ender şairlerden biridir Cemal Süreya. Şiirin dil örgüsünü, sözcük düzeyine indirgemeden, şiirin bütünlüğünü bozmadan yeni ve sihirli sözcükler üretir. Kendi […]

Devamını Oku

Kendini Okuyan Şair: Cahit Zarifoğlu

1960’lı yıllar… Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatının kendini iyiden iyiye tamamladığı, çeşitli dergilerin etrafında toplanan gençlerin edebiyata adım adım dâhil oluşuna şahitlik eden güzel zamanlar… “Yazar” sözcüğünün kıymetinin hâlâ bilindiği -en azından yazın dünyamız adına- özlenilesi yıllar… İşte Cahit Zarifoğlu da böyle zamanlarda kalemini gezdirmeye başlar Türk edebiyatında… Bir yaz sabahı babasının görevi gereği bulundukları Ankara’da […]

Devamını Oku

İhsan Oktay Anar | Yedinci Gün

İhsan Oktay Anar’ın yeni kitabı Yedinci Gün, söz verildiği gibi 25 Ağustos’ta kitabevi raflarını süslemeye başladı.

O kadar çok bahsetmişim ki Yedinci Gün’den, ertesi gün bir arkadaşım hediye etti bana; çok sevindim!

Okuduktan sonra duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım inşallah :)

Devamını Oku

İletişim

Mesajınızı iletmek için aşağıdaki iletişim formunu kullanabilir ya da [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.

Devamını Oku

Hakımda

Biş başka Eskişehirli’dir kendisi :) Burnuyla ve ayak parmaklarıyla dalga geçen bir abisi, canından çok sevdiği bir annesi vardır. En sevdiği arkadaşı Zehra isminde bir kaçıktır! Eğlenceli, anlayışlı, vefakar ve bir o kadar da muzip ;) Bir de kitapları çok sever, Ev Chan! Çok fena Yazar ve Yayın Evi seçer. Sevdiği yazarları okumaktan büyük keyif […]

Devamını Oku

Masal Şatosu

Merhaba, Geçen gün bir arkadaşımla masal şatosuna gittik. Çok güzeldi. Eğer Eskişehir’de ya da yakınlarında olup da Masal Şatosuna gitmeyen varsa, muhakkak atlayıp gitsinler :)

Devamını Oku

Kemal Tahir Kitaplığı

Roman ve hikâye, yazarını dilin işçiliği ve bilhassa olayların kurgusu, yaratıcılığı üzerinde ince ince çalışmaya zorlayan türlerdir. Yaratıcı yazı olarak roman, yapı taşı yazınsal öğelerse, zaman içinde yeniden ve yeniden okunabilir; ama gerçek hayatın ya da tarihin bilgisiyle yaratılmışsa, o bilginin eskimesiyle, kimilerine göre, kendini de yok etmeye başlar. İşte Kemal Tahir romanı da, yazarının […]

Devamını Oku

“Yahu gene yanılmışız”

1960’lar 70’ler Selim İleri’nin deyimiyle “üç Kemal’ler” dönemidir. Kemal Tahir, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal. Üslup açısından birbirinden fersah fersah uzakta olan bu kalemler, o dönem okuyucusu tarafından daha da uzaklaştırılır aslında. İlla Yaşar Kemalci, illa Kemal Tahircidir okurlar. Hepsi birden okunamaz mıydı, her bir kalemin keyfi ayrı sürülemez miydi, tartışılır elbette. Biz asıl meselemize, […]

Devamını Oku

Sallanan Sandalye

Bilmem ki nereden başlamalı anlatmaya? Çok da uzaktan değil, aslında yakın bir yerlerden geliyor sesim. Yılların gıcırdattığı şu sallanan sandalyenin arka ayağından sesleniyorum. Nereden geldiğimi, miladımı sorarsanız cevaplayamam. Zira; pek anımsayamıyorum o zamanları. Salonun en güzel köşesine kurulduğum vakti hesaba dökmeye kalkarsak, demirbaş sözü bile hafif kalır. Tabir-i caizse bu evin köşe başıyım ben. Seneler […]

Devamını Oku

Parana Yazık

Güneşi ensemde iyiden iyiye hissetmeye başladığımda anlamıştım, şehre otostopla gitmenin pek de parlak bir fikir olmadığını. Bu durumu fark etmek için geç kalmış olsam da elimdeki dosyayla başımı gölgede tutmayı akıl edebilmiştim. Köyün muhtarı sokmuştu aklıma bu otostop işini. “Parana yazık hocam, çıkıver köyün girişine. Ora kestirme ya, kamyon pek çok geçer. Atıverirler seni de […]

Devamını Oku