Bilmem ki nereden başlamalı anlatmaya? Çok da uzaktan değil, aslında yakın bir yerlerden geliyor sesim. Yılların gıcırdattığı şu sallanan sandalyenin arka ayağından sesleniyorum. Nereden geldiğimi, miladımı sorarsanız cevaplayamam. Zira; pek anımsayamıyorum o zamanları. Salonun en güzel köşesine kurulduğum vakti hesaba dökmeye kalkarsak, demirbaş sözü bile hafif kalır. Tabir-i caizse bu evin köşe başıyım ben. Seneler […]
Devamını OkuKategori: Hikaye
Parana Yazık
Güneşi ensemde iyiden iyiye hissetmeye başladığımda anlamıştım, şehre otostopla gitmenin pek de parlak bir fikir olmadığını. Bu durumu fark etmek için geç kalmış olsam da elimdeki dosyayla başımı gölgede tutmayı akıl edebilmiştim. Köyün muhtarı sokmuştu aklıma bu otostop işini. “Parana yazık hocam, çıkıver köyün girişine. Ora kestirme ya, kamyon pek çok geçer. Atıverirler seni de […]
Devamını OkuTaş Ötüyor
Bugün adamın birini sana benzettim. Benzetmek ne kelime, peşine bile takıldım. Arkadan aynı sana benziyordu. Ensesi kat kattı, boynuna doğru kızarmış. Saçları kısaydı, tıraş olmuştur dedim. Seyrek, kıvırcık, üç numara… Ayaklarını da dışa dışa basıyordu senin gibi. Elimdeki tıraş sabunu kokusuna bir anlam veremedim. Hem koklamak istemedim, hem de çenemin altına yerleştirdim avucumu. Gözümün önüne […]
Devamını OkuTahtadan Canlar
Ellerim, ayaklarım hareketsiz; başımsa öne düşmüş. Usta bıçak darbelerinden var olmuşum, tahtanın sertliğine kafa tutan elmacık kemiklerim, küt burnum zımparaların eseri. Kelamsız dudaklarımda belli belirsiz bir gülümseme…
Devamını OkuBırak Artık, Hayal Bunlar!
Hayal dediğim şey bu mu? Ucundan tutunup gittiğim sen misin? Rüzgarının içinde ayaklarımı yere değdirmeye gerek bile duymadan, gözlerimi kapayıp savrulduğum… Şimdi öyle bir yerdeyiz ki sorulara gerek yok, cevaplarsa beyhude. Şöyle bir göz gezdiriyorum etrafa, biriktirip sırtıma yüklediğin hiçbir şey ortalıkta yok. Bu ne huzur diyorum, şaşılacak şey! Hoyratça yamadığımız bakışlar durgunlaşmış, ayağımızın altında […]
Devamını Oku