Kuytu Köşede Saklı Bir Hasret: Baba

“İnsan kendi hayatını bile ancak iyi bir hikayede okuyunca anlayabilir”

Satır aralarında kendine yer bulmuş bu sözün vuruculuğuna eş değer altı öykü karşılıyor bizi “Bir de Baktım Yoksun”da.. Kaçıp unutmaya çalıştıkça; şehirlerin, fotoğrafların, yazarların, resimlerin ve insanların ustaca hazırladığı bir karşılaşma dizisi içinde akıp gidiyor her bir öykü. “Akıp gidiyor” tabiri, Yekta Kopan’ın duru, abartısız kalemini birebir karşılıyor aslında. Kahramanların sıkça içine düştüğü hesaplaşmalar, vicdan muhasebeleri, zaman zaman da ortak edildiğimiz hayal dünyalarındaki betimlemeler akıcı bir üslupla olayların arasına yerleştirilmiş. Düşsel kurgular okuru; olay örgüsünden koparmıyor, aksine anlatılanlar arasında bağlantı kurma çabası içine sokuyor.

Çocukluğu, gençliği ve yetişkinliği aynı mahallede yaşayıp, kendini çocukluk düşlerine korkuyla işlenmiş yeşil bir evle eş değer; hatta mahallenin demirbaşı saymak… O korkunun gölgesinde hayalet baba ve oğlun karşılaşması… Londra’da George Orwell’in evi önünde isimlerin, kitapların, yazarların ve yaşanamayan bir aşkın karşılaşması… Anlatılan bir hikayenin içinden başka bir hikaye çıkarma çabasıyla, bir çizim uğruna her şeyini feda eden bir adamın karşılaşması… Annenin, kaybedilen babanın, bitirilen evliliğin ve büyüyen bir genç kızın son nefes durağında karşılaşması… İki ayrı sevgiden, iki ayrı ölüme saklanmış iki ayrı cinayet ortaya çıkaran sorumluluk ve vicdan karşılaşması…

En son ve belki de en can alıcı nokta: Bütün öykülerin arka kapısından, kıyısından köşesinden sesini duyurmaya çalışan baba özleminin gerçekle karşılaşması…

Sayfalar arasında keyifle ilerlerken, altını çizmekten kendinizi alamayacağınız güzel ayrıntıları yakalama fırsatı veren bu öykü derlemesini okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

“… O günlerde yaşadığımız sorunlar, şimdiki bizler için belki de incir çekirdeğini doldurmayacak sorunlardı. Ama unutma, o sorunlar o günlerde yaşandı. Hem bu incir çekirdeği benzetmesini ne zaman kullansam aklıma bir soru takılır; çürük dişin kovuğuna incir çekirdeği kaçmış biri, o acıyı yaşadıktan sonra da bu benzetmeyi yapar mıydı acaba?”

Kitap İncelemesi: Yekta Kopan / Bir de Baktım Yoksun

— Evrim EGE, Nisan 2010

Yorum Gönder